Yönetim kurulu başkanımız İsmail Kemaloğlu, İstanbul Ticaret Borsasının Borsa Aktüel dergisinin Eylül-Ekim sayısında “Ülkemizin Tarımsal Üretimindeki Riskler” konulu yazı kaleme aldı.
Ülkemiz tarım ürünlerinde net ihracatçı bir ülkedir. Buğday, arpa gibi ürünler dahil çoğu tarımsal ürünün üretiminde dünyanın ilk 10 ülkesi içindedir. En büyük un ihracatçısıdır. İlk üç içinde makarna, bulgur, irmik dahil unlu mamul ihracatçı ülkedir.
Dünya bakliyatına yön veren, üreten, ithal ederek işleyen ve mamul olarak veya transit ihracat yapan ülkedir. Sert kabuklu meyveler başta olmak üzere kayısı, kuru üzüm, incir, kiraz gibi ürünlerin üretim ve ihracatında dünyada ilkler arasındadır. Fındık ürününde en büyük ihracatı yapan ülkedir.
Bütün bu olumlu gelişmelere rağmen bir taraftan tarımsal risklerimiz de artmaktadır.
En önemli başlıklar olarak sıralarsak; tarım toprakları azalırken ekilen alanlar daha fazla azalmaktadır. Köyler boşalmakta, kırsal terkedilmekte, daha az üretici daha fazla nüfusu beslemek için üretmek zorunda kalmakta, gençler tarımdan uzaklaşmakta, tarımsal üretim maliyetleri artmakta, tarım toprakları rant haline geldiği için kırsal kesimdeki insanlar topraklarını satarak şehirlere göçmektedir. İklim riskleri de artmaktadır.
Orta ve uzun vadede tarımsal potansiyelimizi daha iyi değerlendirmek için değişen tarımsal dinamikleri çok iyi analiz etmek zorundayız. Kırsala, köylere ve tarım topraklarına yönelik yeni bir üretim modeli hayata geçirmeliyiz.
Tarım alanlarının son 20 yılda nasıl bir değişime uğradığını bu tablo çok iyi yansıtmaktadır. Ekilen alanlarımız ciddi ölçüde daralmaktadır. 18 milyon hektarlardan 16.5 milyon hektara gerileme sözkonusudur. Buna karşılık meyve vb dikim alanları artmaktadır.
Gıda enflasyonu açısından çok hayati bir husus olarak sebze ekili alanlarda da daralma olduğu görülmektedir.
Belki yazımızı takip edenlerin aklında ekilen ve dikilen alanlardaki değişimin neyi ifade ettiği hususunda tereddüt olabilir. Tarımsal üretim açısından stratejik kabul edilen hububat, şeker, bakliyat, yağlı tohumlar gibi bütün ürünler ekilen ürünlerdir. Dolayısı ile stratejik görülen ürünlerdeki arz güvenliği için ekim alanlarının korunması, verimli ovaların meyve vb dikim alanlarına kaymaması çok hassas bir husustur.
Tarım alanlarındaki değişim (son 20 yıl)
Tarım ürünlerinin planlanmasına yönelik hukuki düzenlemeler bu konuda yön verici olmalıdır. Verimli ovalarımızı, ekim alanlarımızı koruyabilmek için destek ve teşvikleri yeniden gözden geçirmeliyiz. Meyve ihracatı bu ülkenin önemli bir gelir kaynağı ve ihracat potansiyeli olabilir. Ancak dikilen alanlardan her yıl sadece bir kez ürün alınabileceği oysa verimli ovalarda 2 yılda üç-dört ürün hasat edilebileceği, stratejik ürünlere erişim ve ithal maliyetleri tarım iktisadı açısından önemli analiz konusudur.
Ülkemizin tarım potansiyeli yüksektir, bulunduğu coğrafya olarak tarım köprüsü, tarım ve gıda üssü özelliği mevcuttur. Yeter ki tarım sektöründe, kırsalda yaşanan değişimleri iyi analiz ederek yeni bir üretim ve dönüşüm modelini hayata geçirebilelim. Dünyadaki değişimin bize verdiği fırsatları iyi değerlendirebilelim.