Yönetim Kurulu Başkanımız İsmail Kemaloğlu 5 Mayıs cuma günü Ankara’da düzenlenen Hubuder organizasyonundaki 2023 Hasadına Doğru Türkiye ve Dünyada Tahıl Konferansı’na katıldı.
Yönetim Kurulu başkanımız İsmail Kemaloğlu, konferansta:
- Dünya genelindeki gelişmeler,
- Rusya ve Ukrayna hattında yaşananlar,
- Ülkemizdeki hububat ekilişleri, bölgesel gelişmeler, iklim gelişmeleri, ekonomide yaşananlar konularında sunum gerçekleştirdi.
Yönetim kurulu başkanımız konferans notlarını şöyle paylaştı:
Hasat sezonunun yaklaştığı bugünlerde bütün sektör paydaşları ile kamunun bir araya geldiği ve Hubuder tarafından organize edilen toplantı son derece verimli geçti.
Yaptığımız sunumda özetle;
- Buğday ekilişlerinin en yüksek seviyeye ulaştığı 1993-94 yıllarında 9,8 milyon hektarken, bugün 6,7 milyon hektarlara düştüğünü,
- Yeterlilik açısından buğdayda %87, arpa için %67, mısır için %77, pirinç için %75 oranlarında bulunduğumuzu,
- Yıllık ortalama buğday üretiminin 19-20 milyon tonlarda kaldığını,
- En yüksek üretimin 22,6 milyon ton olarak 2005 yılında yaşandığını,
- Üretimin artmamasına rağmen tüketim tarafın daha hassas hale geldiğini, zira hem göç ve turizm ile nüfusun arttığını hem de insan gıdası olan buğdayın hayvan gıdası olarak yem ve kanatlı sektöründe daha fazla kullanılmaya başladığını, bu durumun üretim ve tüketim dengesini daha kırılgan yaptığını, bu çerçevede hububat başta olmak üzere bakliyat ve yağlı tohumlar dahil nerede ise bütün ürünlerde ithalatçı konumda olduğumuzu, özellikle yağlı tohumlarda durumun çok daha hassas hale geldiğini, soya fasulyesinde ülkemiz üretiminin yeterliliği sadece %6 iken ayçiçeği tohumunda %60 seviyelerinde bulunduğunu, her yıl iç piyasa ihtiyacı için 2-3 milyon ton buğday ithal etmeye başladığımızı, bazen bu ithalatların piyasa düzenlemek amacıyla 4-5 milyon tonlara ulaştığını, son yıllarda sıfır gümrük vergisi uygulamasının hasat dönemi dahil yıl boyu sürmesinin bu endişeden kaynaklandığını, uygulanan politikalar ile tekrar yurtiçi hububat fiyatlarının yurt dışı fiyatlardan koptuğunu, aradaki makasın açıldığını belirttik.
Detaylı bölgesel ürün deseni değerlendirildiğinde;
Akdeniz, Ege ve Karadeniz bölgelerinin hububat ekilişinde son 20 yılın en fazla ekiliş kaybeden bölgeler olduğunu, örneğin Akdeniz bölgesinde son 20 yılda buğday ekilişinin %43 civarında azaldığını, bunun mısırda %10 olduğunu, Ege bölgesindeki buğday ekilişinin aynı dönemde %24 azaldığını, İç Anadolu mısır ekilişinin son 20 yılda %1596 (16 kat) artış ile en çok mısır üretilen bölge haline geldiğini, esasında meselenin özünün sadece buğday ekilişinde bir yıl artış veya yüksek fiyatla ekiliş ilgisini artırma meselesi olmadığını, fotoğrafa geniş açıdan baktığımızda hububat, bakliyat ve yağlı tohumlar gibi stratejik ürünlerde ekilen arazilerin azalması dolayısı ile tehlike çanları çaldığını vurguladık.
Zira ülkemizde toplam tarım alanının son 20 yılda 40,9 milyon hektardan 38, 4 milyon hektara gerilediğini (6 azalma), işlenen tarım alanlarına baktığımızda ise ekim alanlarının 17,9 milyon hektardan 16,5 milyon hektarlara düştüğünü, bunun 1,4 milyon hektarlık kayıp anlamına geldiğini, öte yandan meyve bahçelerinin aynı sürede 1,1 milyon hektar arttığını belirttik.
Sonuçta temel sorunun toplam ekilen alanların dikilen alanlara kayması, verimli ovalarda stratejik ürünler ekimi yerine gittikçe meyve bahçelerinin kurulması olarak görülmesi gerektiğini vurguladık.
İklim ve bölgesel ürün gelişmelerini çok sayıda saha fotoğrafları ile aktardık. Bütün bölgelerde bulunan 40 civarındaki birlikte çalıştığımız dostlarımız ve saha elemanları vasıtası ile hububatın ekiliş durumu ve bitki gelişimi ile rekolte tahminlerimizi yapmaya çalıştık.
Sunumda, bizim ekibin analizleri ile bütün bölgelerde buğday ekilişinde bir artış olduğunu, sertifikalı tohum ve gübre kullanımının da arttığını, Mart ve Nisan yağışlarının buğday ve arpa ekili arazileri her bölgede kuraklık riskinden kurtardığını, şu an için çok olumsuz bir durum görünmediğini ancak ekilişdeki artış ve arazilerin iyi görünmesine rağmen Ekim ayından Mart ayına kadar devam eden uzun yılların en kurak aylarının bitkileri strese soktuğunu, bazı
bölgelerde verim kayıpları olacağını ve toplam buğday ile arpa üretimlerinin geçen yılki seviyelerde gerçekleşeceğini
aktardık.
Bu arada Mayıs ve bazı bölgeler için Haziran aylarının da kritik önemde olduğunu hatırlattık.