Yönetim Kurulu Başkanımız İsmail Kemaloğlu, İstanbul Ticaret Borsasının İSTİB Haber gazetesinin Nisan ayı sayısında “Tarımda Hassas Dönem” konulu yazı kaleme aldı.
BAKLİYAT PİYASALARI
İklim riskleri, gıda tedarik zincirindeki bozulmalar, savaşlar, salgınlar, şehirleşme, kırsal nüfusun azalması, çevre kirliliği, enflasyon gibi çok sayıda faktörün etkisi ile uluslararası tarım ve gıda sektörü her zamankinden daha hassas bir hal almıştır.
Daha az sayıda çiftçinin daha çok insanı beslemek için üretmek zorunda kalması, üretim ile tüketim arasındaki mesafelerin uzaması da ambalajlama, koruma, paketleme gibi sektörlere ilave ivme katmıştır. Artık nakliye ve lojistik, tarım-gıda ürünlerinin tüketiciye ulaştırılmasında önemli sektör olmuştur.
İnsanlar daha ekonomik gıda ürünlerine ulaşmak isterken, daha sağlıklı ve çevreye duyarlı olması hususunda hassasiyet göstermektedir. Zira dünyamız kirlenmektedir. Okyanuslarda plastik atıklar hat safhaya çıkmıştır. İklim riskleri ülkeleri tehdit etmektedir. Artan nüfusun beslenmesi dünyanın doğal dengesini koruyarak sağlanmalıdır.
Tam da bu noktada bakliyat temel besin kaynaklarımızdan biri olarak öne çıkmaktadır. Bakliyat, içerdiği besin değerleri ile insan beslenmesinde çok kıymetli bir tarımsal ürün grubu iken aynı zamanda toprağı da beslemektedir. Toprağın azot ihtiyacının karşılanmasında önemli rol oynamaktadır.
Bakliyat tüketimi her ne kadar uluslararası piyasada bölgesel tüketim ürünü olarak görülmekte iken son yıllarda dünya geneline yayılan bir tüketim alışkanlığı oluşmaktadır. Çok sayda gelişmiş ülkede bakliyat ürünlerinin tüketimi artmaktadır. Kaynağı nohut olan humus tüketimi buna örnek verilebilir.
Geçmiş yıllarda ağırlıklı ihracat yapan ve tüketim kültürü son derece düşük olan ana üretici ülkelerden Kanada’da tüketimde ciddi artışlar gözlenmektedir.
Devletler ve sağlık otoriteleri de bakliyat tüketimini teşvik etmektedir. Dolayısı ile gelecek yıllarda bakliyat ürünlerine olan talep artarak devam edecek, toplam dış ticaret hacimleri önemli ölçüde büyüyecektir
Dünya genelinde; turizm ve etnik marketlerin etkisi ile tüketim kültürlerinde bakliyatın öne çıkması, gıda güvenirliği endişeleri, besleyici ve ekonomik oluşu, ana tüketici Asya ülkelerindeki nüfus artışları gibi faktörler tüketimi de artırmaktadır.
Dünya nohut pazarının gelecek 10 yıl içinde 10,2 milyar dolarlık hacimden 17,8 milyar dolarlık hacme ulaşması bekleniyor.
Aynı şekilde mercimek pazarının miktar olarak gelecek 5 yıl içinde bir kata yakın artması öngörülmektedir.
Birleşmiş Milletler tarafından 2016 yılı ‘Dünya Bakliyat Yılı’ olarak ilan edilmişti. Amaç, son derece ekonomik, besleyici ve toprağı da koruyucu bu ürünlerin tüketimlerini yaygınlaştırmaktır. Bu çabalarda ülkemizin de büyük katkısı olmuş, başta tarım ve ticaretle ilgili bakanlıklar yanında STK’ların önemli gayretleri görülmüştür.
Dünya bakliyatında ülkemiz; ekiliş alanı olarak 20.nci, üretimde 14.ncü sırada olan bir ülkedir. Ürün bazında baktığımızda ise Kırmızı mercimek üretiminde 4.ncü, nohut üretiminde 3.ncü sıradadır.
Türkiye, ürün çeşitliliği ve tohum açısından bakliyatın anavatanı olan bir ülkedir. Uluslararası bakliyat ticareti ve STK’ları büyük ölçüde ülkemiz sanayicileri tarafından yönetilmektedir. Her geçen yıl bakliyata dayalı ürün ticareti artmakta ve çeşitlenmektedir. Bu arada teknoloji ve dijitalleşme çerçevesinde bakliyata dayalı protein kaynaklı ürünler üreten, cipsler, bakliyat burgerler dahil çok sayıda bitki bazlı ürün geliştiren firmalarımız sözkonusudur.
Önümüzdeki yıllarda bakliyat piyasasında etkinliğimiz daha da artacaktır. Avrupa’da bulunan etnik marketler yanında her yıl sayısı artan turistlerimiz vasıtası ile de tüketim alışkanlıkları değişmeye devam edecektir.
Yıllık dış ticaret rakamlarımıza baktığımızda; nohutta net ihracatçı ülke iken mercimek, kuru fasulye gibi ürünlerde hem ithalat hem ihracat öne çıkmaktadır. Türkiye transit ticaretin önemli bir kavşağındadır. Son yıllarda münavebe bitkisi olarak bakliyat ekimi daha fazla teşvik edilmektedir. Anadolu topraklarında zaten doğal olarak çiftçinin bakliyat ürünlerine ilgisi vardır. Yıllar itibarı ile karlılıkta yaşanan piyasa şartları üretim rakamlarında düşüşlere sebep olmuştur.
Çiftçinin üretimde sürdürülebilirliği için kamu son yıllarda ürün alım garantisi vermektedir. Nohut, kuru fasulye, kırmızı mercimek gibi ürünlerde müdahale fiyatı açıklanmaktadır.
Ülkemiz bakliyat üretiminin artırılmasında önemli bir sorun sertifikalı tohumculuğun yeterince yaygınlaşmamış olmasıdır. Bakliyat ürünlerine dair sertifikalı tohum geliştirmeye ihtiyaç vardır. Toplam tohum hacmi özel sektörü tatmin etmediği için tohumculuk firmaları bakliyat tohumculuğuna yeterince ilgi göstermemektedir.
Tarım ve Orman Bakanlığı araştırma enstitüleri piyasanın tohum ihtiyacını karşılamak için özel sektörle daha fazla işbirliği yapmalıdır. Zira değişen dünya şartları bakliyat piyasasını büyütmektedir. Bakliyatın anavatanı olan ve üretim ile tüketim arasında önemli bir kavşak noktasında bulunan ülkemiz için bu fırsat daha iyi değerlendirilmelidir. Üretim artırılmalıdır. Çeşitlilik sağlanmalıdır. Kaliteye önem verilmelidir.
Son yıllarda Almanya, İtalya, Birleşik Krallık gibi Avrupa ülkelerine bakliyat ürünlerinin artışındaki gelişme önemlidir. Diğer taraftan Karadeniz ülkelerinde başta Rusya olmak üzere bakliyat ürünlerinin ekimi de gelişmektedir. Çok sayıda ülke bakliyat ekimi ile tanışmaktadır.
Sektörümüzün dış ticaretteki hakimiyetini ve uluslararası ağını daha fazla üretim ve ihracat için kullanabilmek adına yurtiçi üretimi artırmalıyız. Anadolu topraklarının kaliteli, lezzetli bakliyat ürünlerini çok sayıda tüketici ile buluşturmalıyız.
TARIM PİYASALARINDA YAŞANAN GELİŞMELER
Uluslararası tarım ürünleri piyasalarında fiyatlar sakin seyrediyor. FAO Gıda Fiyat Endeksi 11 aydır üst üste düşüş eğiliminde devam etmektedir. Piyasalar Karadeniz hattı tarım ürünleri ticareti için önemli olan Tahıl Koridoru anlaşmasının akibetini merak etmektedir.
Son görüşmelerde Rusya tarafından yapılan açıklamalar ile koridorun 60 gün süre ile uzatılacağı anlaşılıyor.
Devreden stoklar, Rusya devletinin elinde bulunan ürün fazlalığı ve yeni yıl rekoltesine ilişkin olumlu beklentiler sebebi ile Karadeniz fiyatlarındaki gerileme, ABD vadeli, Avrupa vadeli ve spot fiyatlarını da aşağı yönlü zorlamaktadır.
Avrupa’da buğday fiyatları, Karadeniz hattındaki rekabetçi fiyatlar ve Tahıl Koridoru Anlaşmasının yenileme görüşmelerine başlanması sebebiyle son 1 yılın en düşük seviyesindedir.
Rusya’nın 9-14 Mart ihracat vergisi buğday için 71 $/ton (önceki hafta 70$/ton), arpa için 47$ (önceki hafta 51 $/ton) ve mısır için 36 $/ton (önceki hafta 30 $/ton) belirlenmiştir.
USDA Dünya buğday üretimi tahminini 5 milyon ton artırarak 789 milyon tona yükseltmiştir. Rusya’nın 92 milyon ton üretim gerçekleştireceği değerlendirilmektedir. Diğer taraftan uluslararası kaynaklar ise Rusya’nın buğday üretiminin 100 milyon tonu geçeceği yönünde değerlendirme yapmaktadır.
Piyasalar USDA raporunu, küresel buğday arzıyla ilgili endişeleri rahatlatıcı bir veri olarak görmektedir.
FAO Gıda Fiyatları Endeksi verilerine göre gıda fiyatları Mart 2022-Şubat 2023 döneminde üst üste 11 ay boyunca gerilemektedir. Buna göre gıda fiyatları Şubat ayında Mart 2022’ye göre %19 oranında gerilemiştir. Hububat ve et ürünleri fiyatlarıyla birlikte bitkisel yağlar ve süt ürünlerinin fiyatında da düşüş olduğu kaydedilmiştir.
Tarım ve Orman Bakanlığına verilmiş olan patates, kuru soğan, fasulye, kırmızı mercimek, beyaz et ve yumurta ihracatında düzenleme yapma yetkisi iptal edilmiştir. 27 Ocak 2022 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan “İhracat 2022/1 sayılı Bazı Tarım Ürünlerine İlişkin Tebliğ” ile verilen yetki, 8 Mart 2023 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan “İhracat 2023/5 sayılı Tebliğ” ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Söz konusu değişiklik domates ihracatına getirilen yasağa gösterilen tepkilerin ardından gerçekleşmiştir.
“Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, 4 Mart’ta Meclis Başkanlığına sunulmuştur.
Teklife göre lif, tohum ve sap üretimi ile ilaç etken maddesi elde etmeye yönelik çiçek ve yaprak üretimi amaçlı kenevir yetiştiriciliği, Tarım ve Orman Bakanlığının iznine tabi olacaktır.
Kuraklık riski devam etmektedir. Şubat ayı normali (1991-2020) 59,8 mm, 2022 yılı Şubat ayı yağışı 61,7 mm, 2023 yılı Şubat ayı yağışı 45,3 mm oldu. Yağışlar normaline göre %24, geçen yıl şubat ayı yağışlarına göre %27 azalmıştır.
Bölge geneli yağışlar ise Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri hariç tüm bölgelerde normallerinin altında gerçekleşirken, en fazla azalma %82 ile Ege Bölgesi’nde kaydedilmiştir.
5 aylık kümülatif yağışlar Marmara ve İç Anadolu bölgelerinde son 63 yılın, Akdeniz Bölgesi’nde son 50 yılın ve Ege Bölgesi’nde son 30 yılın en düşük seviyesindedir.
Yağışların azalması, özellikle kar yağışlarının noksanlığı ve yüksek seyreden mevsim sıcaklıkları gibi sebeplerle tarımsal üretimle ilgili fenolojik endişeleri artırmaktadır. Bahar yağışları rekolteler için kritik hale gelmiştir.