Yönetim Kurulu Başkanımız İsmail Kemaloğlu, İstanbul Ticaret Borsası’nın İSTİB Haber gazetesinin Mart sayısında “Tarım Sektöründe Kuraklık Riski” konulu yazı kaleme aldı.
TARIM SEKTÖRÜNDE KURAKLIK RİSKİ
Ülkemiz tarım sektöründe stratejik ürünlerin çoğunda verimlilik iklim şartlarına, yağışlara bağlıdır. Sulama imkanımız sınırlıdır. Bu açıdan ürünlerin verimliliği ve rekolteler büyük oranda yağışlara, bitkilerin ihtiyaç duyduğu dönemlerde su ile buluşabilme kapasitesine bağlıdır.
Tarım arazilerimizde ekonomik olarak potansiyel sulama alanı 8,5 milyon hektar olup bunun 7 milyon hektara yakını sulamaya açılabilmiştir.
Özellikle buğday ve arpa gibi ana hububat ürünlerinde ülke geneli ekilen arazilerin yaklaşık %80’lik kısmında kuru tarım şartlarında üretim yapılmaktadır. İç Anadolu, Marmara bölgesi dahil çoğu bölgede buğday için sulama imkanları sınırlıdır. Mısır ekim ve yetiştirme periyodu gereği suya ihtiyaç duyan bir bitkidir.
Geçtiğimiz birkaç yıldır yağışların azaldığı ve iklim risklerinin giderek arttığı bir dönem yaşamaktayız. Esasında ülkemizin su zengini olmadığı, su stresi yaşayan, su kısıtı ülkelerden olduğu her türlü ortamda gündeme getirilmektedir.
2020-21 hasat döneminde ciddi bir kuraklık riski ile üretimde büyük kayıplar yaşanmış, buğday ve kırmızı mercimek gibi ürünlerde rekolte kayıpları önemli miktarlara ulaşmıştı. Yoğun ithalatla geçen bir hasat sezonu olmuştu. Güneydoğu ve İç Anadolu bölgesi kuraklıktan en fazla etkilenen bölgeler olmuştu. 2021-22 hasat döneminde ise daha olumlu bir iklim ile rekolte artışının olduğu bir hasat dönemini geçirmekteyiz.
Ancak 2022-23 ekiliş dönemine baktığımızda ekim ayından Ocak ayı sonuna kadar tarımsal kuraklık anlamında ciddi bir riskli periyoda girdiğimiz görünmektedir.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından periyodik olarak yayınlanan kuraklık haritasında son aylarda yağışlarda önemli azalmalar görülmektedir. Kümülatif yağışlarda normale göre %43 oranında azalma sözkonusudur. Ocak ayı verilerine baktığımızda Ege bölgesi hariç son derece kurak geçen bir ay yaşandığı görülmektedir.
Kış ayları için beklediğimiz kar yağışları sınırlı kalmış, barajları ve göletler ile yeraltı su rezervlerini besleyecek yoğunlukta gerçekleşmemiştir.
Özellikle kışlık ekilişler olan buğday ve arpa gibi ürünlerde riskli bir dönemi yaşamaktayız. Şubat ayında dahi çoğu bölgede 10 günlük tahminlerde önemli yağış görünmemektedir. Her ne kadar mısır, çeltik ve yağlı tohumlar için ekim sezonu başlamamışsa da su rezervlerindeki azalma suya ihtiyaç duyacak bu tür bitkileri tehdit edebileceği gibi sebze üretimlerinde de hassasiyet yaratabilecektir. Zira sonunda barajlar, göletler ve yeraltı su rezervleri ile sulama ihtiyacı olacaktır.
Hububat ürünleri için bahar yağışları çok daha kritik bir hale gelmiştir. Temennimiz önümüzdeki günlerde yoğun yağışlı bir periyoda girmemizdir. Bahar aylarında bol yağış alabilirsek tarımsal anlamada kuraklık riskini önemli ölçüde azaltabiliriz.