Yönetim Kurulu Başkanımız İsmail Kemaloğlu, İstanbul Ticaret Borsası’nın İSTİB Haber gazetesinin Mart sayısının köşe yazısında “Depremin Tarım Sektörüne Etkileri” konulu yazı kaleme aldı.
DEPREMİN TARIM SEKTÖRÜNE ETKİLERİ
Ülkemiz 6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli deprem ile başlayan ve peş peşe gelen yeni depremler ve artçıları ile birlikte yüzyılın felaketini yaşadı. 40 bini aşan can kaybı ve onbinlerce yaralı sayısı ülke olarak büyük bir yasa boğulduk.
Bazen derler ya ‘sözün bittiği yerdeyiz’ diye tarifi çok zor bir felaketle başbaşa kaldık. Devletimiz 11 ili etkileyen depremin yaralarını sarmak için bütün kurum ve kuruluşları ile yoğun mücadele vermektedir. Tabii evlerini, mallarını ve en önemlisi canlarını kaybeden bölge halkının toparlanması zaman alacak.
Deprem, şehir merkezlerindeki etkisi yanında kırsalda, köylerde de derin yaralar açtı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından açıklanan rakamlara göre bölgede; 4 bin 500 adetten fazla ahır ve ağıl yıkıldı. 30 bine yakın büyükbaş ve küçükbaş hayvan telef oldu. Çok sayıda alet ve makine parkı depremden hasar gördü.
Bölgedeki 10 ilde yaklaşık 5 bin civarında köy ve 270 bin civarı çiftçi kayıt sistemine kayıtlı çiftçi bulunmaktadır.
Ülkemiz toplam tarım alanlarının %16’lık kısmı (yaklaşık 3,8 milyon hektar tarım arazisi), büyükbaş hayvan varlığının %12’si, küçükbaş hayvan varlığının ise %16,3 ü bu bölgede bulunmaktadır. Tarımsal hasılaya katkı olarak ise 85 milyar lira sözkonusudur.
Yaşanan bu büyük afet canları aldığı gibi kırsal ekonomiye çok ciddi darbe vurmuştur. İnsanlar yakınlarını kaybettiği gibi hayvanlarını, tarımsal alet ve makinalarını kaybetmenin yanında kırsal enerjilerini de kaybetti.
Tarımsal faaliyet takvime bağlıdır. Hayvanların da insanlar gibi günlük gıda ve barınma ihtiyacı vardır. Bitkisel üretim vaktinde mücadele gerektirir. Dalındaki narenciyenin toplama zamanı, gübre ve ilaçlama periyodu zamanla yarışan işlerdir. Bu kapsamda kırsal kesimin tarımsal hayata yeniden uyum sağlaması zaman alacağı için tarımsal faaliyetler de bu geçiş döneminde riskler yaşayabilecektir. Her şeyden önce bu kadar derin acıların ardından yeniden işlere yoğunlaşmak için moral ve motivasyon gerekecektir.
Bakanlıklarımız; yem desteği, ölen hayvanlar yerine ayni olarak hayvan teslimi, gübre desteklerinin deprem bölgesine mahsus nakdi ödenmesi, tarımsal desteklerin erkene çekilmesi, kırsaldaki vatandaşlara gıda ve barınma imkanları sağlanması gibi çok sayıda faaliyeti sürdürmekte ve kırsaldaki yaraların da sarılması için uğraşmaktadır.
Bu vesile ile her türlü ayni ve nakdi desteğin yaraların sarılmasına büyük katkısı olacağını vurgularken kırsaldaki sosyoloji, işgücü eksikliklerini gözönüne alarak kırsal faaliyetlerin sürdürülmesi, takvime bağlı işlerin görülmesi ve tarımsal hasılada geri dönüşü zor yeni yaraların açılmaması için tarımsal hizmet organizasyonlarını da düşünmeliyiz.
Yani kırsaldaki insanların deprem nedeniyle yaşadığı süreci atlatana kadar gerekirse gübresini atacak, meyvesini toplayacak, tarımsal mücadelesini, ekim ve dikimini yapacak hizmet organizasyonlarını da hayata geçirmeliyiz. Bu konunun içinde bulunduğumuz günlerde hassas olduğunu düşünüyorum.