Yönetim Kurulu Başkanımız İsmail Kemaloğlu, İstanbul Ticaret Borsası’nın İSTİB Haber gazetesinin köşe yazısında 2023 yılından beklentilerini belirtti.
2022 yılının ardından yeni bir yıla girmiş olduk. 2023 yılının ülkemiz başta olmak üzere insanlık için hayra vesile olması temennimizi belirtmiş olalım. 800 milyonun üzerinde açlık çeken nüfusun olduğu bir dünyada; gıda israflarının azaldığı, çocukların yatağına aç girmediği, herkesin adilce gıdaya erişim imkanı bulduğu bir yıl arzusundayız.
Biliyoruz ki, dünyanın kaynakları insanlığı beslemeye fazlasıyla yeterlidir. Halen tahıl stokları başta olmak üzere üretilen ürünlerin önemli bir kısmı stok olarak taşınmakta, dünya buğday stok devirleri yıllık üretimin %30’unu aşmaktadır.
Sorunun yokluk, kıtlıktan ziyade gelir dağılımındaki adaletsizlik ve gıdaya erişim sorunu olduğu gerçeğinden hareketle insanlık adına yapılacak çok iş var. En çok açlık çeken ülkelerin Afrika kıtası ülkeleri olması, buna karşın sözkonusu ülkelerde tarım için gerekli olan toprak ve suyun bulunması daha derin düşünmemizi gerektiriyor.
Dünyanın en büyük nehirlerinden biri olan Nil nehri Afrika kıtasında bulunan 11 ülkeyi su havzasına alıyor. Halen küresel ölçekteki tarım arazisi kiralama ve satınalma faaliyetlerinin en çok yoğunlaştığı ülkeler maalesef bu açlık çeken ülkelerdir.
Türkiye gibi küresel sorunlara duyarlı, gıda yardımlarında öncü rolü üstlenen ülkelerin sayısı artmalıdır. Uluslararası organizasyonların açlık sorununa bakışında daha radikal eylemlere ve kararlı uygulamalara ihtiyacı vardır. Sadece raporlama ve dönemsel açıklamalarla sorunlar çözülmüyor.
Maalesef dünyadaki zenginlik artarken açlık çeken nüfus azalmıyor. Göçler bölgesel farklılıklar açısından derin yaralar açıyor. İnsanlar gıdaya erişim ve özgürlük gibi temel gerekçelerle denizlerde, nehirlerde, dağlarda hayatını kaybediyor.
Dünya tarım toprakları insanlığı beslemeye fazlası ile yeterlidir. Potansiyel tarım topraklarının %40’ı civarında kullanıldığı ve bugünkü dünya üretimin herkese yetebildiği düşünüldüğünde sorun ve cevapları başka yerlerde aramak gerektiği açıktır. Bugünün teknolojisi, zenginliği ve üretim potansiyeli açlık sorununu bitirebilecek kapasitededir.
Küresel ölçekte iklim riskleri ve jeopolitik riskler arttıkça gıdaya erişim sorunları da artmaktadır. Bu kadar göç sorunu ile boğuşmak zorunda kalan bir dünya kimse için huzurlu olmayacaktır.
Bu çerçevede; üretimin bereketini yaşarken gelir dağılımındaki adaletsizliklerin bitirildiği bir dünya bekliyoruz. Herkesin gıdaya erişebildiği, fiyatlardaki oynaklıkların azaldığı, yaptırım, kısıtlama, kota, yasaklama kararlarının gıda ve tarım ürünleri için konuşulmadığı hasat ve üretim sezonu olmasını diliyoruz.