Yönetim Kurulu Başkanımız ve aynı zamanda Nişasta Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri İsmail Kemaloğlu, İstanbul Ticaret Borsasının “İSTİB Haber” gazetesinin kasım ayı sayısında “Nişasta Sektörüne Bakış” konulu yazısı ile hem nişasta sektörüne dair bilgiler verdi hem de yurt içi tarım ürünleri piyasasını değerlendirdi.
NİŞASTA SEKTÖRÜNE BAKIŞ
Her ne kadar buğday, patates, mısır gibi bitkisel ürünlerden nişasta elde ediliyor olsa da ülkemizde nişasta sanayicileri mısırı işleyerek nişasta üretmektedir. Nişasta sektörü şeker kotası kapsamında nişastadan şeker üretirken aynı zamanda onlarca katma değerli ürün üreterek yurtiçi ihtiyacı karşılayabildiği gibi ihracat potansiyeli ile dış ticaret açığının kapanmasına katkı vermektedir.
Ticari anlamda şeker başlıca üç hammaddeden elde edilmektedir. Bunlar:
1) Şeker kamışı,
2) Şeker pancarı,
3) Nişasta.
Pancar veya kamıştan sakaroz kökenli şeker (pancar şekeri gibi) elde edilirken; mısırdan elde edilen şekere, Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) adı verilmektedir.
Ülkemizde NBŞ sektöründe 5’i şeker kotasına tabii olan toplam 9 adet şirket bulunmaktadır. (Bu arada yeni kurulan bir iki şirket daha faaliyete geçmektedir.) Bu şirketlerimiz, ADM Besin Ve Tarım A.Ş, GSF Gıda Üretim San. Ve Tic. A.Ş, Ak Nişasta San. Ve Tic. A.Ş., Sunar Mısır Entegre Tesisleri San. Ve Tic. A.Ş. Cargill Tarım ve Gıda San. Ve Tic. A.Ş, Beşan Nişasta Gıda San ve Tic. A.Ş, Tat Nişasta San. Ve Tic. A.Ş, PNS Pendik Nişasta A.Ş, Omnia Nişasta San. Ve Tic. A.Ş. ‘dir.
Sektörün bir araya geldiği ve Ankara’da kurulmuş olan Nişasta Sanayicileri Derneği mevcuttur.
Sektör, yıllık 2,5 milyon ton mısır kırma kapasitesine sahiptir. Yaklaşık 275 bin çiftçinin mısır ürettiği ülkemizde nişasta sektörü, mısır çiftçisinin ¼’ünün ürününü satın alırken doğrudan ve dolaylı toplam 12 bin kişiye istihdam yaratmaktadır.
Nişasta sektörü ülkemiz mısır ekim ve üretim artışında büyük paya sahiptir. Mısır ekiminin yaygınlaşması, sözleşmeli üretim, çiftçi eğitimleri ile mısır üretiminde verim ve kalite artırılmaya çalışılmaktadır. Mısır, nişasta sanayi için alternatifsiz üründür. Bu açıdan mısır hasadı ile birlikte çiftçinin ilk adreslerinden biri nişasta fabrikaları olmaktadır. Sektörün mısıra deger katarak daha fazla ürünü işlemesi ile aynı zamanda piyasa fiyat istikrarı da sağlanmaktadır.
Ülkemizde insan gıdası için üretilen ürünlerde GDO’lu tohum kullanmak yasaktır. Bu açıdan mısırdan üretilen nişasta ve türev ürünlerinde GDO riski sözkonusu değildir.
Mısırın nişastaya dönüşmesi sırasında nişasta dışında mısır özü yağı, kepek, protein, lif, biyoetanol ve etanol gibi çok sayıda yan ürün üretilir.
Bu kapsamda bitkisel yağ açığı yaşadığımız gözönüne alınarak mısır yağı doğal bir ürün olarak daha fazla değerlendirilmelidir. Ülkemizin yağ açığının her yıl yüklü miktardaki ayçiçek tohumu ve yağı ithalatı ile karşılandığı düşünüldüğünde konunun önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Nişasta Sanayi 2021 yılı itibariyle ülkemize toplam yaklaşık 400 milyon $ döviz kazandırmıştır. 2022 yılının açıklanan ilk 8 ay verilerine bakıldığında ise 273.175 Ton NBŞ, 108.963 Ton mısır nişastası ve 79.000 Ton yan ürünleri ihraç ederek ülkeye toplam yaklaşık 340 milyon $ döviz kazandırmıştır
ŞEKER VE NİŞASTA SANAYİ
Nişasta bazlı şeker, yani mısır şekeri, doğal bir tahıl olan mısırdan üretilen bir üründür. İşlemler, danelerin yumuşatılması ve nişasta, dış kabuk, protein ve yağ bileşenlerine ayrıştırılmasıyla başlar. Mısır şekeri üretiminde kullanılan sonraki aşamalar ise doğal olarak adlandırılan diğer gıda ve bileşenlerin üretiminde kullanılan işlemlerdir. Mısır şekeri yapay bir bileşen veya renk katkı maddesi içermez.
Nişasta Bazlı Şekerler gıda sanayinde; tatlılık sağlamanın yanı sıra yapı kazandırma (fonksiyonellik) ve gıdayı dolaylı yoldan koruyucu etkileri nedeniyle de kullanılırlar. NBŞ’lerden glukoz şurupları gıdalara yapı sağlayarak fonksiyonel özellik kazandırırken fruktoz şurupları ise tatlılık sağlamaktadır.
Fonksiyonel özellik kazandıran ve diğer şekerlere göre son ürüne sağladığı olumlu özellikler sayesinde başka şekerlerle ikamesi mümkün olmayan NBŞ’ler glukoz şuruplarıdır. Esasında nişasta sektörü başta şekerleme olmak üzere çoğu sektör için terzilik görevi görmekte, ihtiyaca, ürünün özelliklerine, aranan niteliklere göre sıvı formlarda şekerler üretmektedir.
NBŞ ürünlerindeki glukoz ve fruktoz miktarları, gıda sanayiinin ihtiyacına göre ayarlanabilmektedir. Bu ürünlerin sıvı formda üretilmeleri, suda çözünmesine gerek olmadan, doğrudan gıda üretiminde kullanılabilmelerini sağlamaktadır. Depolanabilir olmaları, ayrıca gıda sanayiinde mamul olarak kullanılırken pürifikasyon (saflaştırma) işlemi gerektirmemesi, sakaroza göre kullanım kolaylığı sunmaktadır.
Glukoz şurubu da nişastanın hidrolizi (parçalanması) ile mısırdan elde edilen bir nişasta türevidir. Unlu mamullerde hamur işleri, makaronlar, kekler; şekerleme ürünlerinde bonbonlar, akide şekerleri, nugat vb. ürünlerde kullanılabilir. Glukoz şurupları bisküvilerin kurumasını önler, keklerin yumuşak kalmasını sağlar, tatlılar ile reçellerde şekerin ve dondurmalarda suyun kristalleşmesini engeller.
Fruktoz-glukoz şurubu ise içecek gibi ürünlerle katı şekerlere kıyasla daha kolay karıştırılabilmesi için sıvı formda üretilir. Eklendiği ürünlere doku, hacim, tat, parlaklık, daha iyi stabilite ve daha uzun raf ömrü verebilir. Fruktoz şuruplarının sadece fruktoz şekeri içerdiğine dair yaygın bir kanı vardır. Oysa fruktoz şurupları, nişastanın parçalanması sonucu onu oluşturan glikoz ve glikozun izomeri olan fruktoz şekerlerinin (en az %5), tekli, çift (maltoz) ve çoklu yapıdaki karışımını içeren bir şeker karışımıdır. Hem glikoz, hem fruktoz içerir ve bunların oranı ürüne göre farklılık gösterir ve bu orana göre, glikoz-fruktoz veya fruktoz-glikoz şurubu olarak adlandırılır. Nişasta bazlı şekerin bileşimi kullanılacağı uygulamaya göre değişse de, sofra şekeri gibi glikoz ve fruktoz şekerlerinden oluşur. Sakaroz ya da sofra şekeri birbirine bağlanmış glikoz ve fruktozdur, yani %50 glikoz ve %50 fruktozdan oluşur. Nişasta bazlı şekerin içinde ise fruktozun oranı %42 ile %55 arasında olup, gerisi glikozdur. Yüksek fruktozlu mısır şurupları gıda uygulamalarında sakkaroz ve invert şekerler ile benzer ya da denk tatlılık seviyesine sahip olduklarından onların yerine kısmen veya tamamen kullanılabilirler.
YURTİÇİ TARIM ÜRÜNLERİ PİYASASI SAKİN SEYREDİYOR
Hasat sezonu için kamu taraftan açıklanan politikaların etkisi, sektörün finansa erişim ve finans maliyetleri gibi faktörler ile hububat, bakliyat, yağlı tohum piyasası kamu ve birlikler, kooperatifler ile çiftçi arasında şekilleniyor.
Baktığımızda en büyük buğday, arpa, mısır, çeltik alıcısı devlet görünüyor. Piyasada özel sektör hareketinin ve talebinin fazla olmaması fiyatlarda yatay bir seyir gösteriyor. Hasat sezonu ile birlikte kamunun, sanayicilere düşük fiyatla buğday tahsisi ve hasat sonrası başlayacak şekilde yem sektörüne, yetiştirici ve besicilere buğday, arpa, mısır tahsisi piyasalarda belirleyici oluyor. Sektör, bu şartlarda stok yapmayı tercih etmiyor. Zaten son aylarda bütün sanayiciler talep darlığı ve durgunluktan şikayet ediyor.
Yurtdışı fiyat hareketleri ve kısmen rekolte beklentileri ile bir miktar iç piyasada artış görünse de hasattan bugüne önemli bir değişim yok denebilir.
Makarnalık buğdayda yaşanan fiyat artışı sonrası TMO taraftan kaliteye göre 7400-7600 TL/ton aralığında satış fiyatı açıklandı. Kanaatimiz, makarnalık buğday fiyatlarındaki artış ile talebin ekmeklik buğdaya kayması ve ekmeklik buğday fiyatlarında da kısmi hareket görüleceği yönündedir.
Bu yıl iç piyasada kaliteli ürün sıkıntısı olabilir. Her ne kadar lüks un grubunda çalışan firmalar, sektörde daralmadan bahsetse de fiyatlarda alt ve üst grup makasının açılması sözkonusudur.
Arpa fiyatlarının seyrini TMO’nun hangi miktarda ve hangi fiyatla tahsis yapacağı etkileyecektir. Mısır tarafta ise nişasta sanayindeki devreden stoklar, piyasadaki daralma, yem sanayindeki talep düşüşünün etkisi, yoğun ithalat gibi sebeplerle bir süre yatay seyir beklenmektedir. Bizler halen mısır fiyatlarının çok cazip olduğunu düşünüyoruz.
Ayçiçek tohumundaki yoğun ithalat, iç piyasada bölgelere göre 9,5-12 TL/kg arasında fiyat oluşturdu. Bu vesile ile belirtmiş olalım ki yeni ekim sezonunda ayçiçek ve pamuktan buğday, arpa gibi ürünlere yöneliş yaşanacaktır. Zira en cazip ürünler hububat grubu ürünler oldu, üstelik arpa gibi ürünler daha az masraflı olması sebebi ile girdi maliyetlerindeki artış karşısında alternatif ürün oldu.
Halen iç piyasada ortalama olarak ekmeklik buğday fiyatları 7 TL/kg, makarnalık buğday 7,8 TL/kg, arpa 5,9 TL/kg, mısır 5,65 TL/kg olarak işlem görmektedir.
Bakliyat tarafa baktığımızda ise; yeşil mercimekte 16 TL/kg, nohutta 17 TL/kg, Kuru fasulyede 24 TL/kg, kırmızı mercimekte ise 14,5 TL/kg aralığında piyasa fiyatları sözkonudur.
Yeni hasat sezonuna kadar gıda enflasyon riski etkisi ile kamunun baskın müdahaleleri devam edecektir. Gümrük vergilerinin sıfırlanmış olarak devamı, kamunun ilave stok takviyesi için ithalatları, uygun fiyatlara sektöre yüklü miktarda hammadde tahsisleri piyasada belirleyici olacaktır.
Yurtdışı fiyatlarda anormal bir yükseliş yaşanmaz ise piyasa fiyatları da belirli bir eşikte seyredecektir. Bu tabloyu etkileyen önemli bir faktör ise bütün sektörde yaşanan talep daralmasıdır.
Dış ticaret rakamlarına baktığımızda; 2022 yılı ilk 8 ay içinde ülke olarak; 5 milyon 140 bin ton ekmeklik buğday, 2 milyon 409 bin ton mısır, 950 bin ton civarı arpa ithalatı görünüyor.
Mısır ithalatı ilk 8 ay içinde 2020 ve 2021 yılı toplam yıllık ithalatları geçti. Bunun bir sebebi Ukrayna hattından sıfır gümrük dahil düşük fiyatla yoğun ithalat yapılması diğeri ise sektörde dahilde işleme sistemi için önce ithalat şartının getirilmesidir.
Ayçiçek tohumu ithalatı ilk 8 ay için 536 bin ton olup bunun 355 bin tonu son 3 ay içinde yapılmıştır. (Tahıl koridoru etkisi). Soya fasulyesi ithalatının ise 2 milyon 392 bin ton ile yılın tamamında geçen yılı aşacağı görünmektedir.