Yönetim Kurulu Başkanımız İsmail Kemaloğlu, İstanbul Ticaret Borsasının “İSTİB Haber” gazetesinde yayınlanan yazısı ile analiz ve değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’de tarım alanlarında uzun yıllara dayanan azalma üretimde düşüşe ve ithalatta da artışa yol açıyor. Çok sayıda temel altyapı sorununa dayalı bu olumsuz tablonun değişmesi için kırsalda yeni bir hikayeye ihtiyaç var.
Kırsalın boşalması, köylerin terkedilmesi, ölçek ve parçalılık, hayvancılık sektöründeki aile işletmeleri aleyhine dönüşüm gibi çok sayıda faktörün etkisi ile tarım alanlarında uzun yıllara dayanan azalma söz konusudur. Bu azalma beraberinde üretimde azalma ve doğal olarak ithalatta artış anlamına da gelmektedir. İthalat daha pahalıya mal oluyor. Özellikle son yıllarda görüldüğü gibi artık ithalat yurtiçi fiyatlardan daha pahalıya malolmakta ve ürün fiyatlarını, gıda enflasyonunu olumsuz etkilemektedir. Aşağıdaki tablolarda yıllar itibarı ile ülkemiz tarım alanlarındaki değişimi ve temel birkaç üründeki ekiliş seyrini görebilirsiniz.
Meyve ve sebzede ekim arttı. Diğer taraftan özellikle meyve sebze alanlarındaki ekimlerin arttığı görülmektedir. Bu konu orta ve uzun vadede yeniden değerlendirilmelidir. Zira bir yandan meyve sebze alanlarının artışı ihracatımıza olumlu katkı yaparken bir taraftan da verimli ovaların çok yıllık bitkilere dönüşmesine, tarım topraklarımızın ekilen ürünlerden ziyade dikilen ürünler ile kaplanmasına sebep olmaktadır. Verimli ovalar çok yıllık bitkilere dönüşürse… Şayet bizim için stratejik ürünler hububat, yağlı tohumlar ise söz konusu ürünlerin hepsi ekilen ürün grubudur. Topraklarımızın verimli ovaları çok yıllık bitkilere dönüştüğünde ekili alanlar için ölçek gittikçe azalacak demektir. Bu durum ileriye yönelik olarak temel stratejik ürünler için ithalat ihtiyacını da artıracaktır. 2 milyon hektar ekilmeden boş devredilen tarım toprağı… Özellikle buğday ve arpa gibi temel ürünler anadolu coğrafyasının vazgeçilmez ürünleridir. Halen 2 milyon hektarın üzerinde ekilmeden boş devredilen tarım toprağı tam da buğday, arpa ekimi için kullanılan alanlardır. Kırsalda yeni bir hikayeye ihtiyaç var. Çok sayıda temel altyapı sorununa dayalı bu olumsuz tablo değişmelidir. Kırsalda yeni bir hikayeye ihtiyaç vardır. İthalat dış ticaret dengemiz için olumsuz bir faktördür. Bu açıdan konunun üzerinde özellikle durulmalıdır.
Tarım piyasalarında yaşanan gelişmeler
Ülkemizde temel stratejik tarım ürünlerinin hasat sezonu başladı. Hububat, bakliyat, yağlı tohumlarda bölgelere göre değişmekle birlikte yoğun bir hasat sezonuna girmiş bulunmaktayız. Mayıs ayı itibarıyla başlayan hububat hasadı buğday ve arpa için Akdeniz, Ege Bölgesinde tamamlandı. Bugün itibarıyla ülkemiz genelinde hasadın % 40’ları geçtiğini söyleyebiliriz. Hasat Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Marmara bölgesinde yoğun şekilde devam etmektedir. Doğu Anadolu Bölgesinde ay sonu itibarıyla yoğunlaşması beklenmektedir. Mısır hasadının ise ağustos ayında Çukurova’da başlanması beklenmektedir. Yağlı tohumlarda kanola hasadı başlamış olup, ayçiçek tohumunun hasadı önümüzdeki günlerde Çukurova bölgesinden itibaren şekillenmeye başlayacaktır. Bakliyat tarafına baktığımızda kırmızı mercimek hasadı tamamlanmış, nohut hasadı devam etmekte, yeşil mercimek ve kuru fasulye için hasat beklenmektedir. Bu yıl genel olarak tarım ürünleri fiyatları daha yatay seyretmektedir. Bunun birkaç sebebi vardır; özellikle hububat tarafında kamunun stoklarını yurt içi üretimle tamamlama ihtiyacı alım kriterlerinde kamu lehine farklılık oluşturmuştur. Diğer yandan özel sektörün gerek finansmana erişi gerekse finans maliyetleri dolayısıyla ham madde alımlarına ilgisi zayıftır. Piyasalarda tüccar faaliyeti de sınırlı görünmektedir.
Üçüncü önemli faktör ise halen çoğu üründe gümrük vergilerinin sıfırlanmış olmasına bağlı ithal maliyetlerinin etkisidir. Zira hububat ve yağlı tohumlar başta olmak üzere uluslararası piyasalarda ham madde fiyatlarında düşüş eğilimi devam etmektedir. Bu durum ithal maliyetlerine bağlı olarak yurt içi fiyatları dengelemektedir. Bu yıl ülkemizde tarım ürünlerinde rekoltenin geçen yıldan daha iyi olması beklenmektedir. Buğday rekoltesinin geçen yılın üzerinde seyrettiği görülmektedir. Özellikle son aylardaki yağışlar ayçiçeği ve mısır gibi ürünlere olumlu fayda sağlamıştır. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde yurt içi piyasalarda önemli fiyat hareketleri beklenmemektedir. “Gıda enflasyonu” açısından tarım ürünlerinde arz ve talep dengesi çok önemlidir. Yurt içi üretimin tüketimi karşılayacak seviyede arttırılması temel hedef olmakla birlikte bugün için ithalat yapmak zorunda olduğumuz ürünler söz konusudur. Özellikle yağlı tohumlarda yoğun ithalat ihtiyacı vardır. Gerek uluslararası fiyatlardaki düşüş eğilimi gerekse yurt içi rekoltedeki artış, gıda enflasyonu açısından olumlu katkı sağlayacaktır. Karadeniz ülkelerinden ürün çıkışının artmasına bağlı olarak ithal maliyetlerinin de düşmesi beklenmektedir. Yurt içi piyasalarda gümrük vergileri ve ithal maliyetine bağlı olarak fiyat artışını tetikleyen hareketler beklenmemektedir. Karadeniz ülkelerinden tarım ürünleri ticaretinin yapılabilmesi için “gıda koridoru” açılması çalışmaları yoğun şekilde devam etmektedir. Türkiye bu konuda önemli bir sorumluluk üstlenmeye çabalamaktadır. Her ne kadar savaş ortamında sonuç almak kolay olmasa da bu çabalar uluslararası piyasalara olumlu yansımaktadır. Halen savaş ortamına rağmen Ukrayna ve Rusya’dan ham madde çıkışları sağlanmakta, ürün fiyat teklifleri gelmektedir. Bu ülkelerde hem geçen yıl stoklarının depolarda yığılmış olması hem de özellikle Rusya’da iyi bir üretim beklentisi ihracat için olumlu bir hava oluşturmaktadır.